Gerçekklik, sefalete erdiğinde düşlere sığınan Batılı zihin, kurgukadığı ideal toplum ve devlet düşüyle yaşadığı sefaleti dönüştürmeyi dener. Böylece Ütopya, düşle gerçeğin çatışmasından doğan, gerçekliktenken kaçışın, dünya cenneti arayışının süreği olur.
Ancak bu denklem, sondan başa doğru gidilerek kurulursa ideal toplum ve devlet tasarıları tahlil edilerek ütopik bilincin varoluş sebebine yani sefil gerçekliğe ulaşılır. Hangi ideal tasarılar, hangi sefil gerçekliklerin sonuçlarıd ...