"Ey ahali dinleyin beni! Sizin köyünüzde ebeniz, neneniz, ananız, babanız meyve ağacı, fidan yetiştirir mi?" "Yetiştirir." "Ne yaparsınız onu?" "Ekeriz, dikeriz, bakımını yaparız. Sonra da meyvesini yer, onunla da rahat ve huzurlu oluruz." "Tam da size bunu soruyordum işte. Şimdi düşünün ki bir baba, dede emek vermiş, eziyet çekmiş. Dağ, dere, tepe dememiş, ekmiş, dikmiş. Sonra da o güzelim meyveler yeme kıvamına gelmiş. O yaşlanmış insan meyve ağacına sırtını dayayıp meyvelerini yemeye, hararet ...